Modern mimarlık, 19. Yüzyıl‘ın Eklektisist mimarlığına karşı çıkan özgün yaratma yanlısı tüm mimari akımların genel adı olarak değerlendirilebilir. Modern Mimarinin öncü ustalarından sayılan Mies van der Rohe (Mart27, 1886 – Ağustost 17, 1969) yapıtlarında akıcı açık alan mimari tarzı yaratmaya çalışmıştır. Bunu başarmak için asgari yapısal çerçeveye sahip binalar planlamış ve bu tarzı “kabuk ve iskelet mimari“ olarak isimlendirmiştir. İşte bu yaklaşım gelişen teknolojik imkanlar ile birlikte çerçeve sistemlerden oluşan, geniş açıklıklı, yüksek yapıların sayısının artmasına yol açmıştır. Mies van der Rohe’un “kabuk ve iskelet mimari“ olarak isimlendirdiği yapıyı oluşturan iki ana unsurdan biri olan kabuk günümüzde çokça tercih edilen giydirme cephe sistemlerini tariflemektedir.
Cephe strüktürü (kabuk) dış tesirler neticesinde üzerine etkiyen yükü ve zati ağırlığını güvenli şekilde ana taşıyıcı sisteme (iskelet‘e) aktaran, genellikle taşıyıcı olmayan (non-structural) bir yapıya sahiptir. Kabuğ’un diğer en önemli misyonu ise dış ortam havası ile iç ortam havasını birbirinden ayırmasıdır. Özellikle bu anlamda son derece fonskiyonel, ısı yalıtımlı ve güneş korumalı elemanlar günümüz yapılarında kullanılmaktadır. Gelişen teknoloji cam’a transparanlığın yanısıra yalıtım ve güneş koruma imkanı kazandırarak, camın modern mimari yapılarda çok daha büyük ölçekte kullanılır bir malzeme haline gelmesini sağlamıştır.
Enerji verimliliği, ekonomilerin hızlı tüketim üzerine kurulduğu bu yüzyılda çok önemli bir konu haline gelmiştir. Yüksek enerji tasarrufu sağlayan bir yapıya sahip olabilmek için kabuk ile iskelet’in ilişkisinin doğru şekilde çözülmesi son derece önemlidir. Düşük performanslı malzeme kullanımı kadar, hatalı detay uygulamaları da yapıda önemli enerji kayıplarına sebep olabilir. Bu nedenle kabuk tasarımının cephe mühendisliği ve yapı fiziği kriterlerini yerine getirecek şekilde yapılması son derece mühimdir.
Cephe strüktürü (kabuk) dış tesirler neticesinde üzerine etkiyen yükü ve zati ağırlığını güvenli şekilde ana taşıyıcı sisteme (iskelet‘e) aktaran, genellikle taşıyıcı olmayan (non-structural) bir yapıya sahiptir. Kabuğ’un diğer en önemli misyonu ise dış ortam havası ile iç ortam havasını birbirinden ayırmasıdır. Özellikle bu anlamda son derece fonskiyonel, ısı yalıtımlı ve güneş korumalı elemanlar günümüz yapılarında kullanılmaktadır. Gelişen teknoloji cam’a transparanlığın yanısıra yalıtım ve güneş koruma imkanı kazandırarak, camın modern mimari yapılarda çok daha büyük ölçekte kullanılır bir malzeme haline gelmesini sağlamıştır.
Enerji verimliliği, ekonomilerin hızlı tüketim üzerine kurulduğu bu yüzyılda çok önemli bir konu haline gelmiştir. Yüksek enerji tasarrufu sağlayan bir yapıya sahip olabilmek için kabuk ile iskelet’in ilişkisinin doğru şekilde çözülmesi son derece önemlidir. Düşük performanslı malzeme kullanımı kadar, hatalı detay uygulamaları da yapıda önemli enerji kayıplarına sebep olabilir. Bu nedenle kabuk tasarımının cephe mühendisliği ve yapı fiziği kriterlerini yerine getirecek şekilde yapılması son derece mühimdir.